
Ama, emekliye ayrıldığım yıl yaşadığım suçlanmayı hiç unutamadım. Bu acı olayı okuyucuların bilgilerine sunmak istiyorum.
Ankara/Etlik’teki Dalokay Parkı’nda memuriyetten emekli olmuş kişilerle bir araya gelip sohbet ediyorduk. Aralarına yeni katılmıştım. Bir gün 5-6 kişiyle sohbet ederken, öğretmen emeklisi sordu:
- Mustafa Bey, siz Düzceli olduğunuzu söylediniz. Çerkez misiniz?
- Evet Düzceliyim. Ama Çerkez değilim, Çingeneyim. Eşim Çerkez.
-Olur mu öyle şey? Siz Çingene’ye benzemiyorsunuz ki… Çingenelere kız verilmez ki!...
Subay emeklisi seslendi: “Siz askerliğinizi yedek subay olarak yapmışsınız. Oysa Çingeneleri askere bile almazlar” dedi.
Bankacı olan araya girerek “Belki annesi, Mustafa Bey’i Çingene olmayan bir aileden çalmış olabilir” dediğinde kahkahayla güldüler!... 4.kişi ayağa kalktı: “Annesi belki Çingene olmayan bir erkekle zina ederek kazanmıştır Mustafa Bey’i” demez mi? Bir kahkaha daha…
Beyinlerindeki Çingene fotoğrafını sergiliyorlardı. Gülüyorlardı ağlanacak hallerine… Çok üzüldüm, isyan edesim geldi içimden… Bir “mizansen” hazırlandığını düşündüm.
Onlara; “Hepimiz Adem ile Havva’nın çocuklarıyız. İnsanların anasını, babasını seçme şansı yok” dedim. Ve, cevaplarını beklemeden ayrıldım yanlarından.
Okuyucularıma sormak istiyorum. Sizler benim yerimde olsaydınız ne yapardınız acaba?...
Eve gidince, Aziz Nesin’in “Asiye Nasıl Kurtulur” isimli eseri geldi aklıma: “%50-%70” sözlerini hatırladım. “Daha çok, daha çok” dedim içimden…
08.01.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder